Pages

Monday, November 16, 2009

Mallorca'da bir gun..


Kayaliklarin arasinda balik keyfi



Porto Colom feneri







Kiyi boyunca uzanan yol aksamlari canli ve kalabalik




Mallorca'da cok gorduk bu kayiklardan, uzerindeki tenteyi acip golgelik yapiyorlar, haftasonlari ailecek hem balik avliyorlar hem de denizde piknik yapiyorlar



Fener ve onunde demirli tekneler



Evler cok katli degil, goze guzel gorunuyor






Tipik piknik kayigi:)


Az da olsa denize girilebilecek kumsal var


s/y Umitim demirde




Luks motoryatlar


Hava geliyorum diyor
Porto Colom'da demirleme sirasinda cok dikkatli olmamiz gerekti, etrafimiz karinca gibi yelkenli dingiler, coluk cocuk, egleniyorlar, bazilari yeni yelken ogreniyor, tekneyi kontrol edemeyip fazla yakina geliyorlar, hele bir tanesinin yelkeni bizim ruzgar jeneratorune degecekti neredeyse, odumuz koptu. Yan tarafimizda bir Amerikan teknesi dikkatimizi cekti. Tekne kocaman, ama acaip duzenli gorunuyor. Adam ve karisi dingi ile bir yerden geldiler, hemen dingiyi kasara ustune cekip, ozel yapilmis yerine ters cevirip koydular, guzelce bagladilar, tekneyi neta ettiler. Biz de "Vaaay be iste gercek denizciler, her an hazir ve nazir, derli toplu" diye dusunmeden edemedik:) Kaptan yanlarina gidip biraz bilgi aldi, marketin vs yerini tarif etmisler. 10 senedir dunya turu yapiyorlarmis, Turkiye'ye de gitmisler. Hemen dingiye atlayip hizli bir kesif turu yaparak biraz taze yiyecek aldiktan sonra, zaman kaybetmeden tekneye donduk. Tekneyi uzun sure yalniz basina birakip gidemiyoruz, demir taramak gibi tehlikeli durumlar olabilir.
Etraftan vizir vizir gecip, yaptiklari buyuk dalgalari ile tekneyi surekli sallayan simarik Mallorca'li surat motorlarina ragmen(ah Amerika ah, boyle terbiyesizlikler olmuyor orada, kanunlar calisiyor) ilk gecemiz gayet rahat geciyor.
Sabah uyandigimizda karadan koy girisine dogru oldukca guclu bir ruzgar esmeye basladigini gorduk. Kaptan guvertede sabah teftisini yaparken yanimiza gece gelip demir atmis koca motoryatin bir kac dakika sonra ayni yerde olmadigini hissediyor. Yanimizda paralel duran motoryat yavas yavas geriye dogru kaymaya basladiginda, Kaptan o sirada motoryatin guvertesine cikan kadina bagirarak demir taradiklarini soyluyor. Kadin sabah mahmurlugunu uzerinden henuz atamamis, anlamiyor "Que? Que?" diyor. En sonunda bizim Kaptan "Your boat is f...ing draggingggg!" diye tum gucuyle bagirinca, kadin kosarak digerlerini uyandirdi, hizla motoru calistirip kactilar. Biz de sagdan soldan kerteriz alip, GPS'i de calistirip havuzlukta bekleyerek tarayip taramadigimizi anlamaya calistik. Etrafa bakiyoruz, herkes tariyor, 15 dakika icinde herkes panikle demir toplayip kacti, bir bizim Amerikalilar, bir de biz kaldik. Onlara bakiyoruz, guvertede bile degiller, biz de kararsizlik icinde beklerken baktik yavas yavas tariyoruz. Daha onceden calistirip hazir ettigimiz motorumuzu tekrar calistirip demiri aldik, kendimizi limanin disina attik. Limanin disinda derinlik en az 30 metre oldugu icin demir atmak mevzu bahis degil. Bir tur atip, ikinci capamizi hazirladik ve tekrar limana girip demir atmaya karar verdik. Bu kez daha sig ve kumu cok olan bir yere demir atayacagiz, nasil olsa fazla tekne kalmadi etrafta, yer daha bol.
Biz demir hazirligi yaparken, 1-1,5 mil kadar gerimizden yaklasan bir tekne gorduk. Cenovasi acikken on istralyasi dibinden kopmus, cenova devasa bir bayrak gibi dalgalaniyor, saga sola savruluyor, kaptani iskotayi salmis, bu da daha tehlikeli bir durum olusturmus, bostaki cenova deliler gibi dalgalaniyor, iskota da kamci gibi teknenin her tarafinda sakliyor. Bunu yaklastikca farkediyoruz, zavalli adam, belki de diregi kirilacak. Koydaki kesmekesten habersiz, guvenli diye bir an once koya girip demir atmaya calisacak, eminiz ki demiri tarayacak.
O sirada bizim kendi derdimiz bize yetiyor, ona yardim edebilecek durumda degiliz. Bu zuppe Ispanyollarin da yardim edeceklerini pek sanmiyoruz.
Once kendi postumuzu kurtaracagiz:) Iceri giriyoruz tekrar, o sirada Amerikalilarin da demir alip bir sonraki maceralarina dogru yavas yavas denize acildigini gorup el salliyoruz. Onceki demir yerimizden daha ileriye gidip, obur teknelerden bosalan alanda 2,5 metre derinlige birinci demirimizi funda ediyoruz. Tekneyi 60 derece kadar sancak tarafa cekip bir kez daha funda bismillah diyerek ikinci demiri de atiyoruz. Yeterince kaloma verip gerdiryoruz, bu sirada yarali teknenin iceri girdigini goruyoruz. O da yuzune beton gibi carpan ruzgardan icerde neler oldugunu anladi herhalde. Ruzgar onun islerini daha da zorlastiryor, kamci seslerini duyuyoruz. Kaptan dingiye atlayip gitmek istiyor ama teknenin emniyetinden yuzde 100 emin degiliz. Bu sirada bir surat motoru icinde kahkalar atarak yarali tekneyi de birbirlerine isaret ederek yakinimizdan gecmekte olan iki kisiye bizim Kaptan anlayabilecekleri(!?#@!!) el kol hareketleriyle yaklasmalarini soyluyor. Adamlar saskin, bizim kaptanin ne dedigini pek anlamiyorlar ama, benim catpat Ispanyolca ile basi belada olan tekneye yardim etmelerini soyluyoruz. O tarafa dogru yoneliyorlar. Biz de hem halatlarimizla ugrasiyoruz, hem de gozumuz ustunde. Adamlar tekneye ulasiyorlar, el kol hareketleriyle yardim isteyip istemedigini soruyorlar. Adam da 'gerek yok' gibisinden bir el hareketi yapiyor. Surat motoru yeniden bizim tarafa dogru yoneliyor, tabii oyle rahatca gecip gidemiyorlar, Kaptan adamlari tekrar durduruyor "Que pasa??" diye sorarak neler oldugunu ogrenmeye calisiyor. Adamin yardima ihtiyaci olmadigini soyluyorlar, ama bizim Kaptan icin dogru cevap bu degil:) Adamlara tekrar oraya gidip, tekneye cikip adama yardim etmelerini soyluyor, adamin ihtiyaci oldugu belli, kibarliktan reddetmistir.
Yeniden gidiyorlar, bu sefer talimatlari uygulayip sorgusuz sualsiz tekneye cikiyor, kisa bir sure sonra demir attiklarini goruyoruz. Attigi yerde demiri tarayacak ama biraz zaman kazanacak.
Zaten biz artik teknemizin saglam kaziga bagli oldugundan eminiz,Kaptan dingiye atlayip adamin yardimina gidiyor.
"Tekneye vardigimda adamin hala sokta oldugunu gordum. "Olan olmus, sakin ol, su anda Kaptan sensin, ben de sana yardim edecegim" dedim. Bulundugumuz yerin eristelik oldugunu ve demirin tarayacagini da belirttim. Bu arada bosta kalan on yelken iskotasi ruzgar jeneratorune dolanmis, gunes paneli kirilmis, hersey yamulmus. Ben bas tarafta demiri aliyorum, adam dumende. Bizim tekneden daha ileriye gidip uygun bir yerde yeniden demir atiyoruz. Orada ruzgar daha az ve kumluk oldugu icin guvenli. Kendisi cok minnettar. Olayin nasil oldugunu anlatiyor. Sarma sistemini tekneye baglayan civata kopmus, Allah'tan diregini kirmamis. "
Kaptan tekneye donunce boyle aktariyor olayi. Iyi ki daha kotu birsey olmamis.
Biz binbir zahmetle demir attiktan sonra ruzgar yavasladi, ogleden sonra da tamamen durdu. Demir yerinde iken gunlugu 8 euroya wifi baglantisi aldik, rahatca iletisim kurmak icin iyi oldu. Kiyiya alisverise gittik. Burada da Tarifa'dan bildigimiz Eroski zincir marketlerinden biri var. Bizdeki buyuk zincir marketler gibi kendi markalariyla satilan gida urunleri oldukca uygun fiyata. Dingiyi bagladigimiz yere yurume mesafesi cok uzak olmadigindan tasimasi da kolay, iyi bir yiyecek stogu yaptik.
Etrafta hep tatile gelmis insanlar goruyoruz, gunduz sicak zamanlarda fazla kalabalik olmasa da aksamustu yollar kalabaliklasiyor. Bizim sahil kentlerine benziyor, ama acik ara farkla daha temiz ve yesil. Bizdeki duzensiz beton yiginlari burada yok. Istenirse Palma ve diger buyuk kentlere otobusle veya kiralik arabalarla ulasim mumkun. Ama biz fazla vakit kaybetmek istemiyoruz, Yasmin'in okul zamani yaklasiyor(ve surekli ne zaman gelecegimizi soruyor), daha gidecek yolumuz var. Niyetimiz 16 Agustos'ta yola cikmak.

3 comments:

  1. Yavuz ve Ümit Korsanlar,

    Bir ay oldu ihmal ettiniz bizi:) Mutlaka önemli işleriniz vardır ancak Akdenizin ucunda bırakmayın:) Mersin'e getirin lütfen...

    ReplyDelete
  2. Ne kadar zamandir yazmamissiniz! Biran önce yazmaya baslayin yoksa yasadiklarinizi unutursunuz, benden söylemesi :)

    ReplyDelete
  3. Bence de Ne kadar zamandir yazmamissiniz ... Yaşıyormusunuz ? Nerelerdesiniz ?

    ReplyDelete