Pages

Saturday, September 12, 2009

2 Nisan 2008- Tekne suya iniyor & ilk seyir











St Lucie Kanalında St.Lucie Locks

( seviye havuzu)

Karadaki islerim bitince tekneyi artik suya indirme zamani geldi. 2 Nisan'da indirdik. 1 gece daha marinada yakit iskelesinde bagli kaldiktan ve herseyin yolunda gittigine emin olduktan sonra cikisimi yaptim. Yine de fazla uzaklasmadim ve marina yakinlarinda kanalda yandan kara yaptim(cok dar aciyla karaya kictan baglandim). Birkac tekne daha ayni sekilde demirlemisti. 23 Nisan'a kadar orada kaldim ta ki park rangerlar gelip bize orada kalmanin yasalara aykiri oldugunu ve ceza kesebileceklerini soyleyene kadar. Ee artik demir alip gitme zamani gelmisti bu diyardan. Nasilsa yapacak fazla isim de kalmamisti, 2. kaptanın 2 Mayis'taki gelisini bekliyordum. Zaten kanaldaki timsahlar yuzunden suya bile giremiyorduk.

-24 Nisan Gercekle yuzlesme zamani-


Rotamiz Stuart, Florida. Demirleyecegim yerde tatli su bulup bulamayacagimi bilmedigim icin teknede tanklari doldurduktan sonra ne kadar su doldurulabilecek cukur kap varsa hepsini doldurdum. On guverteye 50 galonluk plastik konteyner bagladim. Bisiklet (onceden beni biskletin paslanacagi ve ise yaramaz hale gelecegi konusunda uyarmalarina ragmen), yuzlerce ivir zivirla tekne yelkenliden cok Kolorado'ya altin aramaya giden birilerinin at arabasina benzemekteydi:)

Saat 11.3o vira bismillah dedim, demir aldim. Bulunduğumuz kanal Indiantown'ı denize bağlayan, Floridayı doğudan batıya geçen St.Lucie kanalı. Marinadaki arkadaslarla yaptigimiz fikir alisverislerinde kanalda, ozellikle diger kanallarin ana kanala karistigi noktalarda kiyidan uzak durmak gerektigi konusunda uyarilmistim. Bunu aklimin bir kosesine yazmistim, zaten kanalin en derin yeri bile fazla sigdi. Uzatmayalim, heyecan ve korkular icinde motora yol verip Christoph Colomb edasiyla dumende ilk seyrime basladim. 1 mil ilerdeki acilir kapanir kopruye yaklasirken bayagi gerildim. Kopru calisanini gelisim hakkinda VHF'ten mukemmel bir zamanlamayla uyarmam gerekiyordu ki kopru ustundeki arac trafigini fazla aksatmadan kesebilsin, benim de fazla yavaslayarak teknenin dumen dinlememesi gibi bir sorunum olmasin. . Kivrilarak giden bu dar kanalda tekneyi otopilota baglayip, asagiya kosup, VHF'te ilk resmi ricami yapip tekrar dumen basina kostugumda sortum hala temizdi:))

Kopru gorevlisi cok efendi bir adamdi, onunla konusup anlastiktan sonra kendimi bayagi bir kaptan zannetmeye basladim:) Aslinda adam zaten isi biliyordu, beni hic yormadan 'yes sir' deyip kopruyu acti. Arac trafiginin de o kadar onemi yoktu sanirim, megerse tekne daha onemliymis. Biraz rahatlayarak yola devam ediyordum ki, rahatligim sadece yarim mil surdu, iskele tarafinda sanki yukleme bosaltma doklari insaatina benzeyen bir insaatin onunden gecerken, zaten cok genis olmayan kanalda karsidan gelmekte olan diger yelkenliye yol vermek icin biraz daha sancaga yaklasinca(yani kiyiya) ani bir gumburtuyle cenemi kut diye dumende icinde GPS vs aletlerin oldugu kutuya carptim ve oldugumuz yerde cakildik kaldik. Teknede ne var ne yoksa hepsi yarim metre ileriye zipladi. Hemen motorun devrini dusurup tam gaz tornistan yaptim ve camurdan kurtuldum. Karsidan gelen teknekilerin gulmemek icin kendilerini zor tuttuklarini da o esnada farkettim. Bu ilk karaya oturma macerasiydi, cok kisa bir an surmesine ragmen beni oldukca korkuttu.

10 mil ilerde kanaldaki rakim farkini dengelemek icin yapilmis bir seviye havuzu var (St.Lucie Lock). Havuz hergun saat 15.00'te bu yondeki trafige aciliyor, Panama kanalindaki sistem gibi calisiyor. Havuzun onunde guvenli bir sekilde demirlemek de beni fazlasiyla endiselendiren bir konuydu, dar alan, baska tekneler var midir, ruzgar durumu vs gibi bircok soruyla havuza dogru yol aldim.

Neyse ki vardigimda sadece 2 ufak yelkenli vardi, 5 metrelik teknesinin ustunde baykus gibi tunemis ihtiyar denizci bana demirleyebilecegim yeri isaret etti., oraya demirledim (27.06. 37 N, 80.17.08 W) . 45 dakika bekledik, bu arada 3 tane de motoryat gelip onumuze gectiler, ben de onlarin arkasindan havuza girdim. Onlar ne yapiyorsa aynisini yapayim diye dusunuyordum ama tek basimaydim, bu yuzden bir one bir arkaya kosturmam gerekiyordu, atlayip ziplarken bisiklete carpip dustum, Allah'tan bir yerimi kirmadim, sadece egom zedelendi:) Her firsatta bagira cagira herkese bu isi ilk defa yaptigimi, beni aceleye getirmemelerini haykirdigim icin dusmem kahkahalara sebep olmadi. Havuzu selametle gectikten sonra kanal biraz daha genisledi ve Stuart istikametine dogru yola koyuldum. Varacagim yere yaklasirken yine bir camura carpma (benden sonra gelen diger arkadaslar da istisnasiz ayni yerde ayni camur bankina carpmaktan kurtulamadilar) olayindan sonra demir yerine geldim. Bu arada ruzgar kuvvetlenmis, 30 knotlara kadar cikmisti, teknenin uzerinde emanet duran birkac sey ucup nehri boylamisti. CQR'i attim, o arada yakindaki teknelerden bir adam el sallayarak birseyler diyordu, hosgeldin diyor sandim. CQR'i attim atmasina ama bir baktim 2 knot hizla surukleniyoruz, aceleyle demiri topladim, danforth'u deneyeyim dedim. Ama nafile! Tekne basibos kalmis gibi surukleniyor, bu arada teknesinden bana el sallayan, daha sonra tanisinca Arnaud adli Fransiz bir denizci oldugunu ogrendigim kisi dingisine binerek yanima geldi, oada cok buyuk Danforth yoksa hic bir sekilde demir tutmayacagini soyledi, yakinlarda baska bir yer onerdi. Oneriye uyarak cok uzakta olmayan diger yere gittim ve selametle demirledim( 27.11.23 N, 80.16.10 W). Ilk defa milli olmustum, bana karada olum yoktu gayri:)

==Yavuz==

Hazırlık sırasında birkaç fotoğraf.


Zehirli boya ve zımpara yaparken




Kanada'lı Michel siyah zehirli boya zımparası yaparken maske takılması gerektiğine inanmıyor (aslında zenci değil!)



31 Ocak 2008- 2 Nisan 2008 Hazırlıklar


Kaptanın ağzından tekneyi ilk aldığında yaşadıkları ve hazırlıklar:

Teknenin pazarlığı bittiği zaman bir şart koşmuştum, lift masrafları bana ait olmak üzere(eğer tekne batmazsa) tekneyi suya indirip, yüzüp yüzmeyeceğini görmeliydim. Anlaşıp suya indirdik, lifte çok yakın bir yerde, yakıt iskelesinde bağlı kaldık. Böylece hayatımda ilk defa bir teknede gecelemiş oldum, hem de kendi teknemde, kaptanı olacağım teknede. Tekne ıvır zıvırla o kadar doluydu ki, içinde veya dışında gözlüğümü bile koyacak yer yoktu. Kendime salondaki berthlerden yatacak kadar bir yer boşalttım. Ama heyecandan hiç uyuyamadım. Onu yaşamak lazım, anlatmakla olmaz (daha sonra Atlantik geçişinde, tekne 45 derece yatarken ve biz sağa sola tutunup uyumaya çalışırken o geceyi düşündüğüm oldu). Bizim tekne marinada geçirdiği gece batmadı, tamamdır dedik, aldık, tekrar çekek yerine götürüp işe giriştim.

Bizim ikinci kaptanın gelişini mayısın ilk günleri olarak planladığımız için, tekneyi hazır hale getirmek için 3 aylık bir zaman kalmıştı. Yeni tekne sahibi olmanın verdiği heyecanla hiç vakit kaybetmeden işe koyuldum.

20 mil uzaktaki ana yerleşim merkezindeki (Stuart)yapı markete (HomeDepot) seferler başladı. İlk iş olarak zımparayla başlamalıydım. O yüzden gerekli zımpara aletlerini alıp işe koyuldum. Tam istim üstünde haldır huldur zehirli boyayı zımparalarken (Orbital sander) arkamdan birisi yaklaşıp omzuma dokundu. Gelen marina bakım müdürü Eric'ti. Çevre koruma kurallarına göre boya tozlarının havada uçuşmasına müsaade etmemeliydim. O gün onlardan bir elektrik süpürgesi kiraladım, sonra da bir tane satın aldım. Böylece Eric'le de işi tatlıya bağladık (zımparaya devam, zımparaya devam, zımparaya devam...sonra zımpara kağıtları bitti, git yeniden al, gel, zımparaya devam!)

2 Nisan'da teknenin suya inişine kadar elden geçirmedik yer bırakmadım. Su altı kesimi bir çok yeri epoxy engelleyici ile boyandıktan sonra 2 kat zehirli boya karnı ve suya dik açıyla temas eden yerler 3-4 kat yapıldı. Güverte hariç her yer boyandı. Bir yandan dinginin dıştan takma motorunu koymak ve rüzgar jeneratörünü monte edebilmek için bir davit planladım ve ahşap lamine usulü ile yaptım.

Yaz güneşi altında seyir yaparken ihtiyacımız olacak gölgeyi sağlaması için kıç tarafta havuzluk üstüne PVC su borularından kocaman bir gölgelik (bimini) yaptım.

yelkenleri ve donanımı tamamen elden geçirdim (yapacak pek fazla birşey yoktu, herşey iyi görünüyordu).

Yolda devamlı otopilot kullanacağımızdan (rüzgar dümeni almayı planlamıyorduk) bize sürekli enerji üretecek bir alet ve bunu depolayacak aküler lazımdı. Tercihimiz 2 adet 270 amp 6 volt deep cycle marün aküsü oldu. Bu aküleri 2. akü bankı olarak monte ettim. Birinci bankta da 2 adet 105 amp lik normal akü vardı. İlerleyen günlerde alınan rüzgar jeneratörü Air-X'in tam otomatik son modeliydi. Onu davitin tepesine yine üzeri fiberglas ile lamine edilmiş PVC su borusu ile monte ettim (tüm kuralları hiçe sayarak).

Aşağı yukarı hazırlıklar bitmişti. Sıra tekneyi suya indirmeye gelmişti.