19 Agustos:
Pozisyon: 39.31.704 N, 07.16.725 E
Butun gece tingir mingir, hoplaya ziplaya yol aldik, sabah arkamiza bir baktik, yine bir arpa boyu yol gelmisiz:). Gundogumu yonunde Sardinya'nin silueti hayal meyal gorundu. Ama internetten indirip kaydettigimiz seyir defterlerinden bu ada hakkinda okuduklarimiz cok hosumuza gitti denemez. Adada ugrayip durabilecegimiz en yakin yerlerden biri Carlo Forte adasi idi. Ama marinalarla ilgili cok ucuk fiyatlar yazmislar(geceligi 70-200 Euro arasi degisen) Demir yerlerinden birine gidecek olsak bu sefer yolu iyice uzatmis olacagiz, ama zamanimiz sinirli, okullar acilmadan Turkiye'ye varmak istiyoruz. Zaten ters ruzgarlar yuzunden, surekli iki ileri bir geri, uc asagi bes yukari olmadik rotalarda ilerleyerek Akdeniz'de zigzaglar cizerken cok oyalandik. Yani buralarda demir atip tatil yapacak vaktimiz kalmadi, bir baska sefere bol vakitte daha ayrintili bir gezi fikriyle fazla oyalanmadan yolumuza devam etmek istiyoruz. O yuzden Sardinya'yi teget gecip simdilik Sicilya'nin Marsala sehrine dogru rotamizi degistiriyoruz. (Uc saat sonra ne olacagi bilinmez) Bu arada rotamizi Marsala'ya cevirmeden once havuzlukta yaptigimiz beyin firtinalarinda hem Italya'yi hem Sicilya'yi gorup oradaki bogaz trafigini de tecrube etme sansi verecek olmasina ragmen Messina bogazindan gecmenin bizim icin pek de yerinde bir secim olmayacagini, onun yerine Sicilya'nin guneyinden dolasip, belki Malta'ya da ugrayarak(kim bilir kac kez degisecek olan plan) karar vermistik.
Daha uc saat dolmadan bizim plan tokezlemeye basliyor. Saat 10.30 gibi ruzgarin kalmasiyla haydi motor diyoruz. Bu arada butun okyanus gecisi sirasinda ve Agustos ayinda olmamiza ragmen aksamustleri Mallorca'da dahi giymek zorunda kaldigimiz montlarla kalin oduncu gomleklerimizi yazliklarla takas edip sandiklara kaldiriyoruz. Hava inanilmaz sicak olmaya basladi, 2 gun icinde Afrikali dostlarimiza benzedik, gunes kremi filan da fayda etmiyor, sudan yansiyan feci Akdeniz gunesi Florida gunesinden eksik kalmiyor.
Zaman zaman motora yuklenmelerle geciyor gun, bir turlu istenen ruzgar esmiyor. Gece 22.30'da pes ediyoruz, bizim motor calistirmaktan nefret eden(kendine Joshua Slocum'u idol kabul etmis) kaptan motoru kapatiyor. Akdeniz iste!!! Boyle hic ruzgar olmadigi zaman, yelkenli teknelerin haciyatmaz gibi olmasinin dogurdugu kotu sonuc, surekli bir saga bir sola sallanma durumu, dolayisiyla gurultu orkestrasi provaya basliyor. Heave-to(faca flok) yapalim dedik, ama yelkenleri olabildigince gerdirmemize ragmen hic ruzgar olmadigindan bizim heave-to (faca flok) bosa gidiyor. Rock'n rolla devam.
20 Agustos :
Gece yarisindan sonra (00.45) zaten butun vardiyalari tutan, bu yuzden de uyku duzensizliginden gerilmis kaptan, artik gurultu orkestrasinin provalarina dayanamiyor, motoru fayrap ediyor (fire-up) (Bu kelime bana cok sacma geldi ama Turkce'ye bu sekilde girmis valla). Sabaha kadar motorla devam, bir turlu Sardinya'nin golgesinden kurtulamiyoruz.
05.30 itibariyla pozisyonumuz 38.56.864 N, 08.04.692 E
7.30 civari yakinda gordugumuz bir benzin istasyonuna dalip depoyu fulluyoruz (saka tabii, ama doldurma kismi dogru). Ruzgarin hafiften esmeye baslamasiyla rahatlayarak motoru durduruyoruz. Ruzgar guzel ama her zamanki gibi tam bizim gitmeye calistigimiz guneydogu yonunden, yani burnumuza esiyor.
Biz de kendimizi ayarlayarak, once biraz guneye, ruzgarin yon degistirmesiyle de doguya dogru ilerliyoruz, surekli tremolalarla devam etmeliyiz..
VHF 68. kanalda saat basi yayinlanan hava raporuna gore ogleden sonra kuzeybati ruzgari esecekmis, bizim icin super, tam Sicilya'ya dogru gitme havasi.
Bu arada, ac kedilerin etrafta ucan kuslara agzi sulanarak bakmasi gibi biz de iki gundur tekne cevresinden gecen ucan balik surulerine istahla bakiyoruz. Ama balik yakalamaktaki beceriksizligimiz aynen devam ediyor, ne olurdu su ucan baliklardan ucu besi bizim guverteye konsaydi:)
Ogleden sonra yine mecburen 2 saat motor calistiriyoruz. Mehter takimi gibi Sardinya'ya bir gitsek bir gitmesek havasindayiz, ruzgar o yana goturmeye baslayinca gidelim diyoruz, sonra vazgeciyoruz.
Saat 18.00 gibi bir katamaranin karsimizdan geldigini gorduk, gecerken baktik Amerikan bayrakli, hemen telsizden cagri yaptik, hemsehrim kimsiniz dedik(ne de olsa hemseriyiz). Teknenin adi Cenou, EMYR rallisine katilmislar, Turkiye, Yunanistan, Sicilya derken Balear adalarina dogru gidiyorlarmis, 2006'dan beri coluk cocuk hep beraber denizlerde geziyorlarmis, artik Amerika'ya donus yolundalarmis. "Sail the blue" isimli bir bloglari da var. Yalniz bunu anlatmamizin bir sebebi var: Bu ruzgarsiz havada biz yerimizde sayarken, onlar koca cenovalari acik, keyifli bir yelken seyri yapiyorlardi ( gerci o tekne hem buyuk bir katamaran, hem de ruzgari kic omuzluktan aliyor ama). Bizden uzaklasip giden katamaranin dumen suyunu hayranlikla izlerken bizim de kafada ampul yaniyor: Daha once bir kac kez muhabbetini yapip da tembelligimizden, (ya da benim "kucuk yelken guvenlidir, hava aniden kacak yaparsa-squall- o koca yelken yirtiliverir alimallah"sloganina derin inancimdan) dokunmadigimiz, basaltinda bir cuvalda tikili, bir basina biraktigimiz, daha hafif ve daha buyuk cenovamizi hatirliyoruz. Soyle birbirimize bakip "Faydasi olur mu, denesek mi acaba" diyoruz. Karar vermemiz cok uzun surmuyor. Birkac gundur istedigimiz yere yaklasamiyor olmanin verdigi hayal kirikligi yerini heyecana birakiyor. Bir hevesle kosup o karman corman teknenin icinden yelkeni buluyoruz, palas pandiras guverteye alip, cuvaldan cikariyoruz. On yelkeni indirip furlingden(sarma) cikarip yerine koca yelkeni takiyoruz. Birkac ufak tefek ayardan sonra yelkenin yerinde durusunun hosumuza gittigine karar veriyoruz. Hemen ana yelkeni de basip, gerekli trimleri yapiyoruz, o da ne! Teknenin ileriye dogru yaptigi ani atilimdan dolayi nerdeyse bir yere tutunmamiz lazim( saka tabii ki, bir yere tutunmamiz gerekmedi). Ama ortada kocaman bir gercek vardi ki, bizim bu koca yelken 1 knot ile yerinde sayan teknenin hizini 3.5 knota cikarmisti carsaf gibi denizin uzerinde. Her gun bu yelkenciligi biraz daha ogreniyoruz, bu da bizi mutlu ediyor:) Bizim kaptan gazoz kapaklarini kaybettikten sonra bulan cocugun sevinciyle(bugunlerde cocuklar kaybettikleri neleri bulunca seviniyorlar bilmiyoruz ama) naralar atip "Okuz gibi gucluymus bu yelken yaa!'' derken bizim yeni cenovanin adi da konmus oldu, o gunden sonra "Okuz" kaldi ve yelken degisikliklerinde verilen komutlar gayet acik secik anlasilir oldu:)
O sevincle ve hazir biraz yol almaya baslamisken Sardinya'ya hic ugramadan Sicilya'ya dogru gitmeye(bir kez daha) karar veriyoruz.
|
Kaptan yeni kesfine sevincle bakiyor:) |
|
Sardinya gorunuyor, ama gecemiyoruz bir turlu |