Pages

Saturday, October 17, 2009

23-31 Mayıs Bermuda günleri



Herkes bu giyotinlerde resim çektiriyor:)


Tepeden genel görünüş


Demir yerimiz, arkada geçidin ağzı görülüyor



Kaptan direkte


St.Georges Limanı, önde antik bir gemi, arkada Bermuda'ya düzenli turist getiren kocaman gemilerden biri


Şişme yelkenliyle limana gidebildik



İngiltere'nin denizaşırı topraklarından olan Bermuda 1503'te Kaptan Bermudez tarafından keşfedilmiş, onun adını taşıyor. 1609'da İngiliz koloniciler 9 gemiyle gelip adaya yerleşmiş, hatta filonun başındaki amiralin gemisi (Sea Venture) adaya yanaşırlarken fırtınada meşhur resiflere çarparak parçalanmış ama can kaybı olmadan kurtulmuşlar. İngilizler böylece adaya yerleşip üzerinde hak iddia etmişler. Sonraki yıllarda başka yerleşimciler ve köleler de getirilmiş. Para birimi Bermuda doları, ama 1 Amerikan doları= 1 Bermuda doları olarak kabul ediliyor alışverişlerde.

İlk gün bir kaç saat uyuduktan sonra Kaptan limanda tanıştığı birilerinin dingisiyle kıyıya gidiyor, biraz yiyecek alıp geliyor, günler sonra taze kızarmış balık, içecekler, birkaç meyve bizi kendimize getiriyor.

Bulunduğumuz yerde bedava wi-fi bağlantısı olduğunu farkedip hemen internete giriyoruz, herkese sağ salim geldiğimize dair mailler yolluyoruz. Fırtınada kaybettiğimiz dinginin yerine Amerika'daki bir arkadasımizdan dingi alıp DHL'le yollamasını rica ediyor kaptan. Cunku burası stokların kısıtlı oldugu ve coook pahalı oldugu bir yer, bulup bulamayacagımızı da bilemiyoruz. Arkadasimiz jest olarak kendi kullanmadıgı dingisini bize yollamayı öneriyor, bizim için çok güzel çözüm. Ama belli bir adresimiz yok, biraz fikir yürütme ve birkaç telefon görüşmesiyle DHL'in Bermuda'daki terminaline yollayabileceğine karar veriyoruz. Bu telefonların demirde olduğumuz yerden skype üzerinde yapıldığını da belirteyim, pek iyi olmayan bağlantıda kesilip duran görüşme, 'sesim gelüüür müüü'nun ingilizce versiyonu ile, bağırışmalarla sonunda anlaşabiliyoruz.

Şimdi geldik nasıl karaya çıkacagız sorunsalına...

Alışveriş yapmamız lazım, az olan taze yiyecek stoklarımız çoktan tükendi. Bedava internetimiz de bitti, 1 günlük hoşgeldin jestiymiş. Karaya çıkıp internete bağlanacağımız bir yer bulmamız gerek. Aynı tanıdık denizciler sağolsun bizi de alıyorlar geçerken, ama başkasının ipiyle kuyuya inilmez, hemen dönmek istiyorlar, biz de marketten sadece bir kaç şey alabiliyoruz, internet bağlantısı bulamıyoruz, kös kös geri dönüyoruz adamları bekletmemek için. Ertesi güne başka bir çözüm bulmalı...

Bizim kaptanın 4 saatlik yelken tecrübesinin 2 saatini edindigi şişme bir yelkenlisi var(SeaEagle14). Onu şişirdik, biraz yelken biraz kürek, derken rihtimda motor gucuyle bastan kara yapmis calisir vaziyette bekleyen feribotun arkasindan gecerken dumen suyunda kalip suruklenmeye basladik, yanimizdan gecen bir dingi imdadimiza yetisti, bizi halatla limana cektiler, dingilerin oldugu rıhtıma bağlanabildik. Biraz alışveriş yapmaya niyetleniyoruz ama acaip pahalı bir yer burası. Üretim yok denecek kadar az, herşey dışardan geliyor, bu da inanılmaz fiyatlar demek. Örnek verecek olursak 6'lı yumurta 5.84 dolar, bir adet karpuz 16 dolar, 6 elma 6 dolar, vb. Zaten adamlar esprisini bile yapmışlar. Hediyelik kupa satılıyor ama yarım kupa, üzerinde de 'Bermuda o kadar pahalıydı ki kupanın ancak yarısını alabildim' yazıyor, Gerçekten de öyle. Neden Amerika'dan daha fazla yiyecek kuru gıda stoğu yapmadık diye kendimize kızıyoruz ama pahalı da olsa un, makarna, biraz daha konserve almamız lazım.

Alışverişin büyük bölümünü dingi geldikten sonra yapmaya karar veriyoruz. Bu arada günler geçiyor, aksi gibi Amerika'da pazartesi de tatilmiş, bizim dingi ancak cumaya elimize geçecek gibi. Kasırga sezonu 1 Haziran'da başlıyor, sanki o tarihte hemen kasırgalar kopacakmış gibi endişeleniyoruz. Ama beklemek zorundayız. Bu günleri ıslak çamaşırları kurutarak, çamaşır yıkayarak, ufak tefek tamirat işleriyle geçiriyoruz. Herşeyi kurusun diye teknenin üzerine astık, gelen geçenler bakıyor, pek alışık değiller herhalde böyle bir görüntüye:)

Bu arada kaçan ana yelken mandarını kurtarmak için direğin tepesine çıkmak zorunda kalıyorum. Demirdeyken hiç kolay değil, tekne hafifçe sağa sola yattıkça düşeceğim hissine kapılıyorum, ama tepeden güzel fotoğraflar çekebildim, bir de donanımın tepedeki kısımlarında, çatlak, tehlikeli görünen birşey olup olmadığına baktım. Benim gozlemlerimi ve yukarda cektigim fotograflari begenmeyen kaptan donanımı bir de kendi gözüyle görmek istedi, yaptığı düzenekle(düzenekçibaşı)benden sonra direğe tırmandı.

Bermuda'da kayalık ve fazla yükseltisi olmayan bir yer, hic bir su kaynagi yok, bu yüzden evlerin çatılarını yağmur suyunu toplayacak şekilde dizayn etmişler, her ev kendi kulanacağı suyu biriktiriyormuş. Bir de tuzlu sudan icme suyu yapiyorlarmis. Bu çatılar ve yüksek olmayan rengarenk binalar şirin bir hava veriyor adaya. Bol bol turist geliyor.

Biz de arada karaya çıkıp, ada turu atmak istiyoruz. Bu arada karada bir tanecik cafe buluyoruz, içinde 3 tane uyduruk bilgisayar, ama internet ücreti saati 15 dolar! Mecburen alıyoruz, hiçbir program çalışmasa da mail atabiliyoruz.

Toplutaşım otobüsüyle ya da motorsiklet/araba kiralayarak tüm adayı dolaşmak mümkün, zaten çok uzun mesafeler değil, üstelik şoforler otobusleri korkunc bir hızla kullanıyorlar. Abartıyorum sanmayın, 'Bermuda'da bir otobus turundan sağ çıktım' yazan hatıra tişörtler satıyorlar! Günlük bilet alırsan aynı gün içinde otobüs ve feribota sınırsız inip binebiliyorsun, fiyat 12 dolar. St.Georges ve başkent Hamilton arasında feribot işliyor, otobüsle gidip feribotla dönmek mümkün. Yollar daracık, trafik soldan, duvarlar, agaclar ve kargacık burgacık geçitlerle ilerliyor.Ama son derece temiz ve duzenli bir yer. Kısa zamanda çok yer görüyoruz. Hamilton başkent ama orası da çok büyük değil, DHL ofisini bulup görüşüyoruz, bize yardımcı olabilecekler. Denizcilik malzemeleri satan bir mağazadan da biraz yedek halat, malzeme vs alıyoruz.

Cuma günü dinginin olduğu paket adaya ulaşıyor, taksiyle gidip aliyoruz. Planlamada kucuk bir hata yapmisiz, DHL ofisinden teslim aldigimiz icin DHL bizim adimiza gumruk vergisini vs odemis, oysa biz transit oldugumuz icin vergi odememeliydik, gumrukten teslim almaliymisiz, bize 200 dolardan fazlaya maloldu.Yine de oradaki fiyatlara bakinca bunun en ucuz cozum oldugunu dusunduk. Limana kadar taksiyle tasidik koca paketi ama tekneye nasil goturecegiz..Kaptanin plani: Dingiyi sisirelim, sisme yelkenliyi arkasina baglayalim, kurekle cekelim. Plan guzel, ama uygulama gorundugu kadar kolay degil. Dingiyi sisirdik, kaybettigimizden 1 metre kadar buyuk ve daha genis, gozumuze fazla buyuk gorunse de yilmak yok. Suya indirip bagladik, kureklere asildik, kurekler emanet, dinginin ici de derin, diz cokerek birimiz sancak birimiz iskelede gitmeye calisiyoruz. Biraz ilerledik ama havada bir ruzgarli, kurekle cok efor sarfetmemize ragmen az yol gidebiliyoruz, dalga ve ruzgar karsidan gelip canimiza okuyor, suruklenmemeye calisiyoruz, gidip demirdeki teknelerden birine carpacagiz neredeyse. Binbir zorlukla ilerliyoruz, bazilari teknesinden bakiyor bunlar ne yapmaya calisiyor diye, ama nedense kimse yardim etmek icin kilini kipirdatmiyor, kaptan bildigi butun kufurleri saymakta tereddutsuz. Aceleyle parmagini bir yere carpan ve cani yanan kaptan 'Insallah batarsiniz hepinizzz' diye avazi ciktigi kadar beddualar ediyor, bunu duyanlar disari cikip bakiyor, sonra saklaniyorlar :)
Pilimiz bitmis bir sekilde tekneye ulasiyoruz, oh be, dunya varmis.

Dingiyi alinca Bermuda'da daha fazla zaman kaybetmek istemiyoruz. Hava durumu raporlari guzel, son alisverisleri yapip 1 haziran da demir alalim diyoruz. Market, mazot, su derken hazirliklar tamam. Cumartesi gunu yakinimizda bir pearson 28 tekne ve tek basina okyanus gecen Fernando ile tanisiyoruz. Teknesinin adi Pajaro, o da Amerikadan geliyor, Azor'dan sonra Madeira'ya gidecek. Mazot ve su alisverisini beraber yapip ona yardim ediyoruz. O da bize kendisinin Herb Hilgenberg diye herkesten adini duydugumuz bir adami dinleyerek geldigini ve yolda hava raporu icin iyi oldugunu soyluyor. Biz de deneyecegiz bakalim. Bu Herb enteresan bir karakter, ilerki gunlerde yol boyunca bize eslik ediyor. Haftanin her gunu belli saatte gonullu olarak Amerika-Azor arasi kuzey Atlantik'teki teknelerle baglanti kuruyor, onlara hava durumu bilgisi veriyor, tekneler de onun onerisi dogrultusunda rota tutuyorlar. Yayin SSB radyodan, bizde sadece SSB alicisi var ama dinlemek de yetiyor, cunku ayni sezonda ayni rotada pek cok tekne var ve illa ki yakinlarda birileri oluyor, onlara verilen hava raporundan yararlanilabiliyor. Bu radyoyu dinlemek icin uzunca bir kablodan anten yapacagiz en kisa zamanda.
Fernando da Pazar yola cikacakmis. Belki beraber gideriz diyoruz, gumrukten cikisimizi alip son rotuslari da yapiyoruz. Onumuzde 2000 millik yeni bir etap ve asil uzun gecis var.

1 comment:

  1. Bu Dingi nin Fotosu yokmu? Nasil bir seymis merak ettim :-)

    ReplyDelete